Üyeler

LES RDV DE L’ÉCO – « Selim Makzume, üçüncü nesil Fransız kökenli bir nakliye şirketi »

www.lepetitjournal.com/Istanbul ile Türk-Fransız Ticaret Derneği (CCFT) arasında Ekim 2009’da doğan işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilen söyleşidir. Her ay, www.lepetitjournal.com/istanbul ve www.ccift.com mecralarında ve CCFT’nin aylık bülteni "Les Nouvelles de la Chambre" da bir kuruluşun  veya girişimcinin portresi yayınlanmaktadır.

 

 

Dokuz ülkede mevcut olan LAM, Türk ve Fransız kökenli  bir lojistik şirketi olup  uluslararası alanda  daha da gelişmeyi hedeflemektedir. Lepetitjournal.com Istanbul gazetesi 1944 Iskenderun’da kurulan bu şirketin üçüncü nesil  bir üyesi olan Selim Makzume ile tanisma firsatı buldu.

 

Lepetitjournal.com Istanbul: Bugünkü konumunuza  gelmeden önce geçmişinizi bize  anlatır  mısınız?

 

Selim Makzume: Amerika'da bir üniversitede okudum. Aile şirketine 2006 yılında katıldığımda,  önce Trabzon'da, daha sonra  Gürcistan'daki ofisimizde bulunurken, şirkette  zaten dört yıllık bir tecrübem vardı. Bugün, kardeşimle birlikte, şirketimizin  üçüncü kuşağı olarak devam etmekteyiz. Ayrıca Kakasya'da CMA CGM (Fransız şirketi) ile  bir ortaklığım bulunmakta..

 

Bu aile şirketinin geçmişini anlatır  mısınız ?

 

Şirket, 1944 yılında büyükbabam tarafından İskenderun'da kuruldu. Şirketin adı olan LAM, dedemin isminin  baş harflerini temsil eder: Lyonel Antoine Makzume. Ailenin yaklaşık iki yüzyıldır Fransız kültürüiçinde  yaşadığını  düşünüyoruz.. Fransa ile güçlü bir bağımız var. Birinci Dünya Savaşı sırasında, büyükbabam bütün ailesini Aix-en-Provence da eğitim alması için  gönderdi.

 

Şirketin büyüklüğü nedir? Cirosunu açıklar mısınız ? Kısa ve uzun vadeli hedefleri nelerdir?

 

Türkiye'de yaklaşık 250 beyaz yakalı işçi ve 150 mavi yaka çalışanı olmak üzere 400 kişiyiz, yurtdışında  Fransa'da ise  on iki olmak üzere yaklaşık 90 çalışanımız  bulunmaktadır. 2017 yılı için tahmini bütçemiz şöyle , Fransa'da 3,5 ila 4 milyon avro arasında bir gelir bekliyoruz. Grup olarak şirketimiz  120 milyon dolarlık satış bekliyor.

 

Bir Türk şirketi olarak görülüyoruz, ancak birkaç yıl içinde , biz uluslararası bir şirket olarak kendimizi  görmek istiyoruz. Bugün dokuz ülkede (Türkiye, Azerbaycan, Fransa, Gürcistan, Irak, Amerika Birleşik Devletleri, Kazakistan, Romanya) bulunmaktayız ve amacımız diğer ülkelerde yeni temsilcilikler açmaktır. Bizler bir Türk ve aynı zamanda , francophone bir şirketiz  ve bu iki fırsatı uluslararası olarak daha da geliştirmek için kullanacağız.

 

Bize dünyadaki ve özellikle Fransa'daki ofisleriniz hakkında bilgi verir misiniz ? Seçimlerinizi neler  motive etti? Başka hedef ülkeniz var mı?

 

 Basitçe söylemek gerekirse, "kalıtım" ve "fırsat" üzerine bir  cevap vereceğim. Her şeyden önce Fransız  kültürünün "mirası" diyebilirim , bu da Fransa'da bir ofis açmamıza olanak sağladı : ülkeyi ve dili biliyorduk. Marsilya'da bir ana büromuz ve Toulon'da , Nantes ve Le Havre da şubelerimiz var.  Gelecek yıl Paris'te Charles-de-Gaulle'de bir ofis açarak Fransa'daki hava taşımacılığındaki konumumuzu geliştirmek istiyoruz. Ardından, yirmi yıl önce Gürcistan'da bir ofis açma "fırsatı"oldu. Orada, 1996 yılından beri Fransız firması CMA-CGM ile ortaklık yaparak  ve Gürcistan'ın en büyük Fransız şirketlerinden biri olduk. Piyasanın yaklaşık% 10'una sahibiz ve yaklaşık otuz kişi istihdam ediyoruz. Gürcistan'daki kuruluşumuzdan sonra öncelikle Kafkasya'nın diğer ülkelerinde, ve  daha sonra Orta Asya'da yerleştik. Sabit bir kural yok. ABD'de bir ofisimiz var,  bu stratejik bir karardı çünkü  dünya ekonomisinde ilk sırayı alan . Amerika Birleşik Devletleri ile çalışırsanız, bütün dünyayla çalışırsınız.

 

Şimdi, Karadeniz'in dört bir yanına ulaşmamız gerektiği konusunda kesin bir fikrimiz var. Gelişmekte olan ülkeler  ile Karadeniz'i ve Akdeniz'i hedefliyoruz. Diğer  Alt kıtaları da düşünüyoruz (Pakistan, Hindistan). Grubumuz  ayrıca gözünü Batı  ve Doğu Afrika ülkelerine çeviriyor ve bu bölgelere yerleşmek için doğru zamanı bekliyor.  Bu ülkeler inanılmaz bir biçimde  gelişiyorlar  .Fransız ve İngilizler tarafından sömürgeleştirilmeye  tepki olarak bu ülkeler  kültürel ve siyasi nedenlerden dolayı  Türkiye'ye yöneldiler.

 

 İşletmeniz, Türkiye'den yapılan ithalat ve ihracat ile ilgili olarak nasıl gelişiyor?

 

 İhracat iyi gidiyor ve ithalat biraz azaldı, ancak genel olarak durum düşünülenden daha iyi. Bir durgunluk dönemindeyiz, ancak 2016 korkusunu aştık. Birçok şirketin kapanacağından korkarak büyük bir iflas olacağını düşünüyorduk.

 

Farklı sektörlerle ilgili olarak, yüklemelerimizi göz önünde bulundurursak, otomobil sektörünün ihracatının, Türkiye'de patladığı bilinmektedir  ve otomobil üretiminde   büyük bir artış görülmektedir. Tekstil sektörü çok iyi çalışmıyor.

 

İşimiz hakkında ilginç olan şey, piyasada nelerin pazarda olacağını ve büyük projelerin geldiğini de görüyoruz. İnsanlar bazen Boğaz'daki bu büyük teknelerin ne olduğunu merak ediyor, biliyoruz. Örneğin, transanatolian doğalgaz boru hattının (Tanap) inşasının doğru  yolda ilerlediğini ve önümüzdeki üç ila beş yıl içinde Kazakistan'da petrol üretiminin önemli ölçüde artacağını biliyoruz. Çoğu kez, herkesten önce  bir kriz yaşandığını öncelikle biz hissediyoruz  çünkü insanlar ödemelerde zorlanıyor ,  çekler geri dönüyor  , çok iyi şirketler 60 gün içinde ödeme yapıyor, daha sonra ödemeler  90 güne de çıkıyor ...

 

Önemli müşterileriniz kimlerdir?

 

Çok önemli ortaklıklarımız  var, ancak şirketin tamamını destekleyebilecek belirli bir müşterimiz yok. Büyük müşterilerimiz arasında büyük yabancı şirketler, özellikle Kore  var. Fransa'da Vestel gibi büyük Türk şirketlerine  hizmet veriyoruz. Aynı zamanda Kızıl Haç ile güçlü bir ilişkimiz var, çünkü dünyanın durumundan dolayı insani yardım şu an çok aktif konumda.

 

Türkiye'de büyük bir rekabetle  karşı karşıya mısınız? Bir nakliyat şirketini öne çıkaran kriterler nelerdir?

 

Evet, çok fazla rekabet var. Sorun şu ki, nakliyeci  olmak çok kolay. Düzenlemeler ve sertifikalar var, ancak bunlar  Türkiye'de çok iyi kontrol edilmiyor. Bizim gibi bir şirket bu sertifikaları görmezden gelemez , ancak bir bilgisayara sahip olan ve bir fabrikada çalışan bir arkadaşı olan o kişi bizim  işimizi yapabilir ancak bizim kadar iyi yapamaz.

 

Bizi rekabetin dışında bırakan şeyler, hizmet kalitesi, fiyat, mali  konuları da ele alırsak ve  şu ana kadar global lojistikde  (kara, deniz, hava) sunduğumuz ve geniş bir yelpazeyi kapsayan  hizmetlerimizle farkımızı yaratmaktayız. Bir müşterinin bizi görmeye geldiğinde  onu  fabrikasının kapısından alarak tüm  iş sorumluluğumuz ile    alıcısı olduğu şirketin kapısına kadar bırakırız . Ayrıca, en fazla yabancı temsilciliğe sahip Türk tabanlı taşımacılık şirketleri arasında olduğumuzdan dolayı biz diğerlerinden  ayrılıyoruz

 

Mal taşıma yöntemlerinin dağılımı nedir? "Hassas" ulaştırma modları (tren veya tekne) için bir taahhüdünüz var mı?

 

Bölgemizde en önrmli sırayla  deniz taşımacılığı  (% 60-70), ardından hava taşımacılığı (% 20-25), ve bunu karayolu taşımacılığı (% 5) takip etmektedir. Tüm bunlar  nerede çalıştığımıza bağlı olarak gelişmektedir . Örneğin, Orta Asya'da demiryolu en yaygın kullanılan rotadır . Türkiye'de daha  az gelişme göstermiştir ayrıca  Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden bu yana demiryollarına  çok az yatırım yapılmıştır.

 

Diğer Türk firmaları size% 100 karayolu taşımacılığı yaptıklarını söyleyecektir. Kuşkusuz, Türkiye'de yol ağı çok gelişmiş ve  büyük otoyollar  olmamasına  rağmen yollar her yere gidiyor. Fakat bu ne ekolojik ne de ekonomik olmayan bir yol, çünkü Türkiye'de  araba yakıtı  çok pahalı. Ayrıca, yollarda meydana gelen birçok ölümcül trafik kazaları da tehlike saçmaktadır. Akıllı sistem şöyle   demiryolu taşımacılığından koparılan  yük bir limandan alınarak  daha sonra 200 kilometreye kadar bir yarıçap içinde olan  karayolu taşımacılığına aktarılması olarak düşünülür.

 

Şirket içinde kendi başına ekolojik bir politikamız yok, ancak öncelikle "hassas" bir nakliye kullanıyoruz, çünkü ilk ulaşım modumuz deniz taşımacılığıdır. O zaman genelde ekolojik şartnamelere sahip profesyonel şirketler ile çalışıyoruz, bir bakıma çevreye saygılı olmaya yardım ediyoruz. Buna ek olarak, kendi HSSE (Hijyen, Sağlık, Güvenlik, Çevre) kodlarına  sahibiz.

 

Fransa'da özellikle karayolu taşımacılığı sektörü, doğu avrupa ülkeleriyle rekabet halinde olduğu için zorluklar yaşıyor (Moryglobal gibi birkaç iflas örneği). Türkiye  de durum  nasıl ?

 

Karayolu taşımacılığı konusunda uzman değiliz, ancak Türkiye'de birçok iflasın olduğunu biliyorum. Birçok kamyonun  yol kenarı boyunca satılık olarak bırakıldığını görüyoruz. Elbette, Türkiyede çok iyi iş yapan yaklaşık 20  büyük  şirket var. Fransa'ya giden bir Türk kamyonu yükünü boşaltıp tekrar yükleyip sonra Türkiye'ye dönmesi açısından Türk şirketi Fransız şirketi ile rekabet edebiliyor. Öte yandan, bir Türk kamyonu örneğin Fransa'da  yükleme yapıp  Almanya'da yükünü  boşaltamaz,  mutlaka yükü ile  Türkiye'ye dönmelidir. Ayrıca Fransız nakliyecilerden daha iyi korunuyoruz çünkü Avrupalı  değiliz. Dolayısıyla, doğu avrupa ülkeleri gibi Türk şirketleri de, Fransız taşıyıcılarla rekabet ediyor.

 

Fransa ile Türkiye arasındaki yük taşımacılığı kolay mı?

 

Evet, istenen belgeler aynıdır. AB ile Türkiye arasında bir gümrük anlaşması olduğunu ve Fransa ile Türkiye'nin yıllardır birlikte çalıştıklarını unutmamalıyız. İnsanlar buna alışkın ve farklılıklar olsa bile asimile olmuşlardır.

 

Söyleşiyi yapan Solène Permanne (www.lepetitjournal.com/istanbul)  - 31 Ağustos 2017

 

DAHA FAZLA HABER

Share this page Share on FacebookShare on TwitterShare on Linkedin
Close

Les Nouvelles de la Chambre